31 Ocak 2009 Cumartesi

Beirut-2009 March of the Zapotec / Realpeople Holland

31 Ocak 2009 Cumartesi 3
Bünyesinde onca ses barındırıp hala sade olmak. Aşkı, hüznü, ayrılığı, kahkahayı, gözyaşını, asaleti, gökyüzünü, bulutu, ateşi aynı anda hissettirebilmek. Egeye gitmek gibi, biraz dolaşıp balkanlarda ara sokaklarda gezinmek..
Ayrılınan sevgilinin ardından gözyaşı dökmek yerine bulutlara bakmak sadece bir damlanın süzülmesi pencereden bakarken. Hafif tebessüm etmek yıldızlara. Trompet ağırlıklı son albümü dinlerken daha çok hazal kurmak gelicek içinizden..
Aslında albüm 2 adet EPden oluşuyor 1.si march of the zapotec'de klasik Beirut'u dinlerken
2. realpeople Holland'da ise electronicazach dinliyoruz.

İşte 2009 çıkışlı march of the zapotec / Realpeople Holland

30 Ocak 2009 Cuma

COACHELLA 2009 line-up

30 Ocak 2009 Cuma 1
Giden olurmu bilinmez ama line-up açıklandı...

Electric President




















yanlış hatırlamıyorsam snow on dead neighbours adlı parçayla tanıştım bu grupla. homesick alien'a da o şarkıyla tanıştırdım electric president'ı ve yazmayı biraz daha fazla bekletseydim, muhtemelen isyan edip kendisi yazacaktı bu yazıyı.

iki kişi bunlar fakat dinleyince pek iki kişinin yaptığı bir müzik gibi durmuyor. mgmt gibi alt yapısı zengin bir müzik yapıyorlar. indietronica gibi bir etiket gördüm last.fm'de ki gayet iyi tanımlıyor yaptıkları müziği. zira sağlam bir indie sound arkasına sağlam bir elektronik alt yapı eklenmiş. tek şarkılık gruplardan da değil bu electric president; öyle bir artıları var. her şarkısı aynı ayarda. böyle olunca da diğerlerinin arasından sivrilip diğerlerini arka plana atabilecek tehlikeli bir şarkıları da yok.

kendi adlarını taşıyan ilk albümleri su gibi akabilme gibi bir özelliğe sahip. her şarkı ayrı güzel. canı sıkabilecek tek nokta monotonluk olabilir bu albümde ama benim canımı sıkmadı. tam tersine tatlı bir monotonluk yakaladıklarını düşünüyorum.

sleep well adlı ikinci albümlerini ise henüz şimdi dinliyorum. fazla olmamak üzere birkaç değişiklik olduğu ilk dinleyişime göre sezilebiliyor. elektronik alt yapı daha da güçlenmiş, indie sound biraz arkaya itilmiş. neyse fazla uzattım. buyrun;

Electris President

Sleep Well

26 Ocak 2009 Pazartesi

Tom Vek- We Have Sound

26 Ocak 2009 Pazartesi 0

Uzun zamandır bir köşede durmasına rağmen -Tom ismine duyduğum ön yargıdan olsa gerek- üşenmiş, bir türlü dinlememiştim. Fakat Tom Vek kendisine duyulan ön yargıyı dinlediğim tek parçasıyla bile aştırabilecek bir adam. Elektronik ve indie müziği çok başarılı bir şekilde harmanlamış. İngilizlerden haggaden de güzel insanlar çıkıyor be diye bir kez daha dedirtiyor, özellikle de 'we have sound' albümüyle. senin başında çıkardığı music television ile albüme yeni şarkılar ve hoş remixler eklemiş ayrıca. Unutmadan; çok daş bir insan olduğunu söylemek de boynumun borcu. Evet daha fazla uzatmayayım, siz dinlemeye başlayın. 

Tracklist:

01 C-C (You Set The Fire In Me)
02 I Ain’t Saying My Goodbyes
03 If You Want
04 A Little Word In Your Ear
05 If I Had Changed My Mind
06 The Lower The Sun
07 Cover
08 Nothing But Green Lights
09 On the Road
10 That Can Be Arranged

soğuk içiniz.

edit: myspace, resmi site hedesi

25 Ocak 2009 Pazar

Fruit Bats - Spelled in Bones

25 Ocak 2009 Pazar 0

Fruit Bats uzun zaman önce dikkatimi çekmişti. Müziklerindeki folk öğeler ile birleşen gayet güzel bir indie pop. 1999 kuruluşlu grup 3 album çıkartmış. Sizlere göstermek istediğim spelled in bones albumu 2005'te efsanevi label sub pop records'dan çıktı...

tracklist:
Lives of Crime
Silent Life
Tv Waves
Canyon Girl
Born In The '70s
Legs Of Bees
The Earthquake Of '73
Traveler's Song
The Wind That Blew My Heart Away
Spelled In Bones
Everyday That We Wake Up It's A Beautiful Day


myspace
kendi siteleri

22 Ocak 2009 Perşembe

No Doubt 2009 !

22 Ocak 2009 Perşembe 0
Geçen sene öğrenmiştim bu haberi. 08 Eylül diye ama asparagas çıktı. 7 yaşımda iken bilinçli şekilde dinlediğim, kasetine sahip olduğum, skayı sevdiren ilk grup. 80-90 kuşağının gençliğini şüphesiz etkilemiştir ND. Dont Speak ile ağlamamış olan var mıdır? (nd ile sadece dont speak'in örtüştürülmesinden bi hayli rahatsız olsamda..) Şarkının ününden dolayı Tragic Kingdom albümü herkesin evinde vardı ki ben böyle tanıştım nd ile ablam almış ve miras bana kalmıştı. Hayatımı bu denli etkiliyceğini bilse eminim hiç vermezdi. :D Zamanında bi hayli hayranı olmasından ötürü heycanlanan kesimin sayısı bir hayli fazla. Grubun yaptığı açıklamaya göre grup eski günlerine dönücekmiş yani yeni albüm no doubt, bsc gibi ska olacakmış. Kayıtları 08'de tamamlanmış fakat yayınlamak için biraz daha bekliycekler gibi görünüyor. Bu arada söylemeyi unuttum ki en çok bilmek istediğiniz budur heralde albümün adı TBA olucakmış. yeah, they're back!!
web site.
nme

21 Ocak 2009 Çarşamba

Eugene McGuinness -The Early Learnings Of Eugene McGuinness

21 Ocak 2009 Çarşamba 2

efenim gün geçtikçe bir yenisiyle karşılaştığımız nerden çıktıklarını anlayamadığımız fakat iyi ki de çıkmışlar yahu dediğimiz ( büyüyorlar durduramıyoruz) britanyalı genç müzisyenlerden biri olan Eugene Mcguinnes'den bahsedeceğim biraz. zaten istesemde istemesemde azcık bahsedebilirim çünkü hem kendisi hem de müzik kariyeri hakkında pek fazla bir şey yok. ama hemen öyle küçümseyip geçmeyin bu genç beyi çünkü son zamanlarda dinlediğim en bi şirin en bi sıcak albümü yapmış kendisi. 1986 Londra doğumlu Eugene, hayatının asi tineyç boy dönemlerinde (ki yaş olarak 15 civarına takabül ediyor) londradaki okulunu bırakıp liverpool'a taşınmış. belki de bi asilik yapmamış ailesiyle birlikte filan taşınmıştır bilemiycem orasını neyse, sonra burada liverpool sahne sanatları enstitüsüne başlamış. burada müzik eğitimini almış. 2007 de ilk albümü olan, benimde kendisini buralara taşımama vesile olan "The Early Learnings Of Eugene McGuinness" i çıkarmış. The Early Learnings Of Eugene McGuinness dinlemesi sindirilmesi son derece kolay ve bir o kadar keyifli minicik bir albüm. gerçekten de minicik. albümde 8 şarkı var ve bütün albümü dinlemek yarım saati bile almıyor. şarkılar çok kısa ama dinledikten sonra tadı damakta kalıyor ve tekrar tekrar dinleme ihtiyacı duyuyor insan. şarkılarının hikayeleri ve müzikleri birbirinden eğlenceli. çoğu da akılda kalıcı. Eugene şarkılarını yazarken gerçek hayattan pek etkilenmediğini ve sözlerin büyük kısmının kurmaca olduğunu söylemiş. 22 yaşındaki bu genç yetenek ilerde gerçekten iyi şeyler başaracakmış gibi görünüyor ki ilk albümü de yaşına ve tecrübesine göre bence gayet başarılı. küçücük bir 30 dakikanız varsa eğer kesinlikle Eugene'in şirin şarkılarına kulak kabartmalısınız. iyi dinlemeler.

Download

18 Ocak 2009 Pazar

The Gossip

18 Ocak 2009 Pazar 0

Dün tüm arşivi playliste atıp bi "kulaktan" geçirirken bi melodi takıldı kulağıma 'standing in the way of control' şarkısıydı sonra oturdum tüm albümü dinledim harika vokale sahip nme'ye göre white stripesin en güzel benzerlerinden olan bir garage rock myspace e punk rock bana göre ise kendiyle inanılmaz barışık beth ditto'nun harika vokalini bizimle paylaşmak için kurduğu grup. Son albümlerini 2006'da çıkardılar "standing in the way of control" adıyla.
Albümdeki coal to diamonds adli bi parça ve albümden çok farklı bi tadda sanki eskilerden fazla tanınmış bir parça ve gossip onu coverlamış gibi. yumuşak sakin.
Dinlettiğim bi arkadaşım Be Your Own Pet'e benzemiyor mu sence de? demişti. Bence byop gibi karışık değil daha temiz geliyor melodiler kulağa. Riot grrrl diyesim gelmişti benim ama kendileri bu benzetmeden pek hoşnut değillermiş. Ama genede torrentz.com'da yayınlanan bi riot grrrl albümünde gossip'te var.

2006 Albümü.

6 Ocak 2009 Salı

Morrissey

6 Ocak 2009 Salı 5

Şimdi önüme attılar Morrissey’in son albümünü; “al bakalım sen hak ettin” şeklinde. Evet, işin ucundan tutmanın öncelikle araştırmadan geçtiğini biliriz. Kaç albüm, kaç grup, kaç yapımcı, on milyon tane kaç. Zaten Morrissey yaşlılığında olduğu kadar gençliğinde de üretken olduğuna eminim. Çünkü The Smiths ve kendi albümlerini sayamadım. Morrissey kaç yılında gözlerine dünyaya açmış çok da ilgilenmedim. Ne yaptım biliyor musunuz! Bu albümün hepsini “media player”a sürüklemedim. Saygı duydum. Biri bitince diğerini sürükledim. Şarkı aralarında boşluk verdim. En sevdiğim diziyi izliyormuş gibi yaptım. Arada kalktım su içtim. Albüm kapağındaki çocuğu düşündüm. “Kimacabaao” bile dedim. “morrisseyebaknekadaryaşlıartık” dedim sonra. Böyle ilkel ama saf duygularımla dinledim albümü.
Aslında daha çıkmadı bu albüm ve 17 Şubat 2009’da çıkacak. Aslında bazen Morrissey’in Smiths severler tarafından saygı duyulduğu için dinlenebildiği söylenebilir. Fakat itham olur derseniz, belki de haklısınız, bana öyle gelmiş.
Ringleader of the Tormentors bundan bir önceki albümdü ve toplama olması çok da mutlu etmemişti. Zaten akabinde plak firmasını değiştirip bu albümü xxx diye bir yerden sunmuşlar. Böyle olunca insan düşünmüyor değil, “ya paraların bitmesinden ya da harbiden unutulmaktan korkuyorlar olum.”
Neyse sonuç olarak zaten canım Morrissey. Ne yapsın sevesimiz var. Ülkemizde yine yine göresimiz var. Years of Refusal için, zaten tanıdığımız parçalar ama yenilerini de barından büyük bir şarkı. Bölünce içinden şarkılar çıkmış bir albüm. Morrissey’in bütünlüğü.

Sevdim ben, siz de dinleyin güzel sözler var.

Search

 
◄Design by Pocket► Distributed by Blogspot Templates